Cumartesi, Ekim 20, 2007

KURABİYE HIRSIZI

Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında,


Daha epeyce zaman vardı, uçağın kalkmasına.


Havaalanındaki dükkândan bir kitap ve bir paket


kurabiye alıp buldu kendisine oturacak bir yer.


Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, yine de


Yanında oturan adamın olabildiğince cüretkâr bir şekilde


Aralarında duran paketten birer birer kurabiye


Aldığını gördü, ne kadar görmezden gelse de.


Bir taraftan kitabını okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken,


Gözü saatteydi, kurabiye hırsızıyavaş yavaş


Tüketirken kurabiyelerini.


Kulağı saatin tik taklarındaydı ama yine de engelleyemiyordu tik taklar sinirlenmesini.


Düşünüyordu kendi kendine, Kibar bir insan olmasaydım,


Morartırdım şu adamın gözlerini!


Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini.


Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca,


Bakalım şimdi ne yapacak? dedi kendi kendine.


Adam, yüzünde asabi bir gülümsemeyle


Uzandı son kurabiyeye ve böldü kurabiyeyi ikiye.


Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi diğer yarıyı kadına.


Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve


Aman Tanrım, ne cüretkâr ve ne kaba bir adam,


Üstelik bir teşekkür bile etmiyor!


Anımsamıyordu bu kadar sinirlendiğini hayatında,


Uçağının kalkacağı anons edilince bir iç çekti rahatlamayla.


Topladı eşyalarını ve yürüdü çıkış kapısına,


Dönüp bakmadı bile kurabiye hırsızı na.


Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna,


Sonra uzandı, bitmek üzere olan kitabına.


Çantasına elini uzatınca, gözleri açıldı şaşkınlıkla.


Duruyordu gözlerinin önünde bir paket kurabiye!


Çaresizlik içinde inledi, Bunlar benim kurabiyelerimse eğer;


Ötekiler de onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini!


Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle,


Kaba ve cüretkâr olan, kurabiye hırsızı kendisiydi işte.



Valerie Cox

Hiç yorum yok: